nahcivan
  Nahcivan Hakkında Tarihi Bilgiler
 

CULFA

ERMENİ MEZARLIĞI'NIN NAHÇIVAN'DAKİ AZERBAYCAN MAKAMLARI TARAFINDAN YOK EDİLİŞİ

NAHÇIVAN-TARİHİ BİLGİLER

Dr. Armen Haghnazarian

Nahçıvan Zangezur sıradağları ile Aras Nehri arasında yer alır. Ermenistan Cumhuriyeti ve İran İslam Cumhuriyeti’yle ortak sınırı vardır. 1931 yılında Türkiye, İran ile gerçekleştirdiği toprak mübadelesi sonucunda, Nahçıvan ile ortak sınır edindi.
Nahçıvan aşağıdaki tarihi krallıkların sınırları içinde bulunmuştur: Urartu (Araratyan) Ermenistan’

Nahçıvan’daki Ermeni Anıtlarının Durumu


Ermeni halkının hem Nahçıvan’da hem de diğer Tarihi Ermenistan Bölgeleri’nde asırlar boyu yarattığı kültürel anıtlar evrensel değerlerdir. Bunlar muhtelif dönemlerde çeşitli yabancı ilim adamları tarafından incelenmiştir. Son yıllarda, Nahçıvan’
ın Azerbaycanlı yetkilileri, bölgede Ermeni varlığını hatırlatan, çok çeşitli Ermeni anıtlarını, planlı ve kasıtlı bir biçimde imha etmektedirler. Ağustos 2005’te, Avrupa’lı araştırmacı, Stephen Sim, Nahçıvan’daki Ermeni anıtlarına karşı yapılan barbarlığa şahit olmuştur.


Nahçıvan’da, Culfa Ermeni Mezarlığı


Yerncak Bölgesi’ndeki tarihi Culfa mezarlığının (Ermenice’de ‘Cuğa’ olarak bilinir) tamamen tahrip edilmesiyle Ermeni halkının hatırasına ve tarihine karşı uygulanan şiddet had safhasına ulaştı. Culfa Mezarlığı, Aras Nehri’nin sol kıyısındaki üç tepeye yayılmıştır. Dünya miras hazinesinde iftihar edilecek yeri olan bu geniş, manevi ve sanatsal anıtlar deposu, hem Ermeni hem de yabancı gezginleri ve sanat tarihçilerini kendisine hayran bırakmıştır. 1648 yılında mezarlığı ziyaret eden Fransız gezgin Alexandre de Rhodes, ayakta duran 10.000 Haçkar ve tokmak-şekilli mezar taşı gordü, lakin 1904 yılına kadar sayıları 5,000’e inmişti. Culfa Mezarlığı Haçkarları üç gruba ayrılır. Birinci grup 9 ile 13. yüzyıllar arasındaki dönemden kalmadır; ikinci grup 14. yüzyıldan 15. yüzyıla, ve üçüncü grup 16. yüzyılın başından 1605 yılına kadar olan zaman aralığını kapsar.
Bütün Haçkarlar pembe ve sarımsı taşlardan oyulmuştur. Tepeden aşağı eşit genişlikte olup, 2 ila 2.5 metre yükseklikte idiler. Orta kısımları kendine has ışık ve gölge kontrastı yaratan haçlar ve çift tabakalı kabartmalar ile daha derin oyulmuştu. Haçkarlar zarif gül şekilli süslemelerle ve aynı güzellikte bitki kabartmalarıyla, geometrik şekillerle ve günlük hayattan sahnelerle süslenmişti. Üst kısımları genellikle İsa’nın, İncil muharrirlerinin ve Meryem Ana’nın tasvirlerini ihtiva etmiştir. Mezarlığın birçok Haçkarı ve mezar taşı, kabartılmış veya hakkedilmiş Ermeni mezar kitabelerine sahipti.


Culfa’daki Ermeni Mezarlığı'nın Nihai Yıkımı


Sovyet yıllarında, Culfa Mezarlığı, Azeri Tarihi Eserleri Koruma Bakanlığı tarafından kesinlikle ihmal edilmişti, üstelik devlet himayesinde Haçkarlar devamlı parçalanıp, inşaat malzemesi olarak kullanıldı. Kasım 1998’de Nahçıvan’daki Azeri makamları buldozerlerle mezarlığı tahrip etmeye başladılar. UNESCO’nun araya girmesiyle bu benzeri görülmemiş yıkım ancak kısa bir süre için durdurulabildi. Mezarlığın yok edilmesi 9 Kasım 2002’de yeniden başladı. Bazı görgü tanıklarının İran tarafından, Aras Nehri kıyılarından çektikleri resimler mezarlıktaki Haçkarlardan hiçbirinin dikili vaziyette olmadığını gösteriyordu. Daha önce işledikleri suçlardan sorumlu tutulmayan Azeri vandallar, nihayet 10-14 Aralık 2005 tarihlerinde, Culfa mezarlığının üç tepesinde kalan Haçkarları yok etmeyi başardılar. Azeri ordusuna mensup yaklaşık 200 asker, yerlerinden çıkarılmış Haçkarları balyoz ve kazmalarla ufak parçalar yığını haline getirip kamyonlara yükleyerek, Aras Nehri’ne boşalttı. Mart 2000 başlarında, Nahçıvan yetkilileri Culfa mezarlığı alanında atış poligonu kurdular. Yatan binlerce insan kalıntısı üzerinde atış alanı inşa etmek, Azerilerin ahlaki değerlerinin, ne düzeyde olduğunu açıkça gostermektedir. İran sınırına çok yakın olması nedeniyle burası askerlerin atış tatbikatı yeri olarak kullanılamaz. Aslında bu atış alanı, Azerilerin suçlarını gizlemek için alelacele kurulmuştu. Azeri yetkililer yabancıların ve gözlemcilerin o bölgeye girmesini yasaklamak için, evvelki mezarlığı askeri bölgeye çevirdiler.


Azeri Yetkililerin Talibanvari Hareketlerinin Siyasi Sonuçları


Bir ülke, ancak UNESCO ve ICOMOS’un yerleşik tüzüklerindeki kural ve ilkelere uyarsa, bu örgütlere girmeye hak kazanır. Bir üye ülke sonradan taahhütlerini yerine getirmezse onun bu örgütten ihraç edilmesi gerekmez mi? Nahçıvan’
ın Azeri yetkilileri Birleşmiş Milletler'in 1948 tarihli Kültürel Miras Antlaşması’nı ihlal ederek, binlerce Ermeni anıtını (kiliseler, manastırlar, mezarlıklar, vb. ) barış zamanında, askerlerin suç ortaklığıyla yok ettiler. Afganistan’da Bamiyan’da Budha abidelerini tahrip eden Talibanları örnek alan Azerbaycan, Nahçıvan’ın asırlar öncesinden kalma tarihi abidelerini yok ederek, bölgenin hiçbir zaman Ermeni toprağı olmadığını ispat edeceğini ümit ediyor. Nahçıvan’daki Ermeni kültürel mirasının devlet eli ile yok edilmesi sadece Ermeni Ulusu’na karşı değil, bütün uygarlığa karşı da işlenen bir suçtur. Culfa Mezarlığı gibi abidelerin imhası, tüm dinlerin kutsal ilkelerinin çiğnenmesidir. Böyle iğrenç bir biçimde, mukaddesata tecavüz suçu işleyen bir ülkenin Avrupa Konseyi’nin bir üyesi olarak kalmaya hiç hakkı var mıdır?


 

 

ı (MÖ 9. –7. yüzyıllar arası), Yervantuni (Orontidler) Ermeni Krallıkları (MÖ 6.—2. yüzyıllar arası), Ardaşesyan (Ardaşesyants) Krallığı (MÖ 189’dan- MS 1. yüzyılın başına kadar) ve Arşaguni (Arşakides) Krallığı (MS 66-428). Antikçağ’da ve Ortaçağ’da Nahçıvan, Büyük Hayk’ın (Büyük Ermenistan) aşağıda belirtilen bölgelerini içermiştir: Ararat Eyaleti’nin Şarur Bölgesi; Sünik Eyaleti’nin Yerncak ve Cahuk Bölgeleri; ve Vaspuragan Eyaleti’nin Nahçıvan ve Koğtan Bölgeleri. Koğtan, Ermeni Alfabesinin yaratıcısı (mucidi) olan Mesrop Maştotz’un Ermeni harflerini ilk defa tanıttığı ve takdim ettiği yerdir. Nahçıvan coğrafi konumu ve ticari geçiş yolu üzerinde olması nedeniyle , Araplar, Selçuklu Türkleri, Tatar-Moğollar, Akkoyunlular (Beyaz Koyun Türkmenleri), Karakoyunlular (Kara Koyun Türkmenleri), İranlılar ve Türkler tarafından devamlı işgal ve tahrip edilmiştir.
1826-1828, Rus-İran harbinden sonra, Rus ve İranlılar tarafından imzalanan Türkmençay Antlaşması ile kuzeydoğu Ermenistan, Nahçıvan da içinde olarak, Rus hakimiyetine geçti. Nahçıvan, 1840 tarihine kadar Ermeni Eyaleti’nde kaldı. 1840 ve 1846 yılları arasında Erevan Bölgesi’nin ve 1849’dan Mayıs 1918’e kadar Erevan Eyaleti’nin bir parçası idi. Birinci Dünya Savaşı ve 1921 yılları arasında Nahçıvan, Birinci Ermenistan Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde bulunmakta idi. 1919 ve 1920 yılları arasında Türkiye, müttefiklerinin himayesi altında, binlerce Nahçıvanlı Ermeni’yi katletti. Katliam gerçekte 1915’ten beri Türkiye’de işlenen Büyük Ermeni Soykırımı’nın devamı idi. Amaç, Türkiye’nin bugünkü Azerbaycan’da ikamet eden Türk kabileleri ile birleşmesine engel teşkil eden Ermenileri ortadan kaldırmaktı. Bu uzun sureden beri gerçekleştirilmeye çalışılan Pantürkizm rüyası, hala Türkiye’nin birinci önceliğidir.
Birinci Dünya Savaşından sonra, 16 Mart 1921 tarihinde, Ermeni tarafının katılımı olmadan, Sovyet Rusya ve Türkiye arasında yapılan yasa dışı antlaşmaya göre Nahçıvan, özerk bölge olarak Azerbaycan’
ın himayesi altına yerleştirildi; gerçekte, yüzyıllarca Ermenistan’ın ayrılmaz bir parçasını teşkil eden Nahçıvan, Azerbaycan’a ilhak edildi.Azerbaycan makamları, 70 yıllık Sovyet yönetimi sırasında, Nahçıvan’da ve bir diğer Ermeni bölgesi olan Dağlık Karabağ’da (Artsakh) yerli halka karşı tutarlı bir biçimde ulusal ayrımcılık siyaseti uyguladılar. Dağlık Karabağ (Artsakh), kontrol ve hakimiyeti kolaylaştırmak için ulusları bölme siyasetinin bir parçası olarak, Stalin tarafından 1923 yılında Azerbaycan’a ilhak edildi. Sovyetler Birliği’nin çöküşü arifesinde, Dağlık Karabağ’lı Ermeniler, kendi kaderlerini kendileri tayin etmek için barışçıl bir hareket başlattılar. Azerbaycan tüm askeri ve sivil kuvvetlerini seferber ederek bu hareketi bastırmaya teşebbüs etti. Bunu takiben Azerbaycan makamları, Ermenilerin Karabağ ve Nahçıvan’ı terketmeleri için, Baku, Sumgayit ve Ganzak gibi Azerbaycan şehirlerinde yaşayan Ermenilere karşı katliamlar düzenleyerek ve katliamlara müsaade ederek, Ermenileri korkutma amacını güttüler. Dağlık Karabağ ve Azerbaycan arasındaki silahlı mücadele yıllarında, Kuzey Karabağ (Kuzey Artsakh) ve Nahçıvan kendi yerel Ermeni halkından tamamen arındırıldı. Kalan son 2000 Ermeni Nahçıvan’dan 1989 yılında sürüldü. Netice olarak, Nahçıvan’ın yüzlerce yıllık eski Ermeni kültürel mirası esaret altına alındı; bu mirasın planlı imhası artık çok yakındı.


 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol